27 Şubat 2012 Pazartesi

ANNE SÜTÜ BANKASI KURULUYOR

Bakınız ülkemizde güzel şeylerde oluyor.

ANNE SÜTÜ BANKASI KURULUYOR
ANNE SÜTÜ BANKASI KURULUYORİzmir'de çocuklar için bir ilke imza atılıyor. Türkiye'de ilk defa İzmir'deki Dr. Behçet Uz Çocuk Sağlığı ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kurulacak Anne Sütü Bankası sayesinde prematüre ve yenidoğan bebekler artık mama yerine annelerinin veya gönüllü süt annelerinin vereceği süt ile beslenecek. Bankanın bir çok işlevi olacak. Prematüre ve Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi'nde yatan ancak anne sütü olmayan veya yetersiz kalan bebekler de bankadan alınacak sütle beslenecekler.
Gönüllü süt anneler ise hastaneye gelip anne sütü bulunmayan minik yavrular için sütünü bağışlayabilecek. Bankada pastörize edilecek bu süt, mama ile beslenen bebeklere şifa kaynağı olacak. Çocuk Hastanesi'nde tedavi gören annesi olmayan bebekler de gönüllü annelerin verdiği sütlerle sağlığına kavuşacaklar. Eğer, İzmir'de anneler uygulamaya yoğun ilgi gösterirse, eldeki fazla sütler diğer kamu hastanelerde aynı durumda olan bebekler için de kullanılacak.

ÖLÜM AZALACAK

Çocuk Hastanesi bünyesinde bankanın hastane karşısındaki poliklinik binasının en üst katına kuracaklarını belirten İzmir İl Sağlık Müdürü Opr. Dr. Mehmet Özkan, "Projeye çok kısa zamanda hayata geçireceğiz. Türkiye'nin ilk Anne Sütü Bankası'nı İzmir'de kuracağız" dedi.
Avrupa'da bir çok ülkede birden fazla bulunan Anne sütü bankacılığı sistemini Türkiye'de kurmak amacıyla İtalya'dan İzmir'e gelen Çocuk Hastanesi Yenidoğan Klinik Şefi Doç. Dr. Sertaç Arslanoğlu ise, "Anne sütü bu bebeklerimiz için yaşamsal önem taşıyor. Anne sütü enfeksiyon oranlarını ve buna bağlı olarak da bebek ölüm oranlarını azaltıyor" dedi.

İTALYAN SİSTEMİ

Avrupa'daki bir çok ülkede yıllardır var olan Anne Sütü Bankacılığı uygulaması Türkiye'de ilk defa İzmir'den başlatılacak. Avrupa Anne Sütü Bankaları Derneği Başkan Yardımcısı ve İtalyan Anne Sütü Bankaları Derneği Bilimsel Koordinatörlüğü görevlerini yürüten Yenidoğan Uzmanı Doç. Dr. Sertaç Arslanoğlu, yaklaşık bir ay önce Sağlık Bakanlığı tarafından Dr. Behçet Uz Çocuk Sağlığı ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Pramatüre ve Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi Klinik Şefliği'ne atandı. Çocuk Hastanesi'nde asistanlık görevini tamamlandıktan sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yenidoğan uzmanlığını alan Arslanoğlu, 2002 yılında yenidoğan ve yenidoğan beslenmesi konularında çalışmaları yapmak üzere İtalya'ya gitmişti. Avrupa'da bir çok ülkede Anne Sütü Bankacılığı konusunda da çalışmalar yapan Arslanoğlu, aynı sistemi şimdi yenidoğan öğretim üyeleri ile birlikte İzmir ve Ankara'da kurmayı planlıyor.

TAKLİT EDİLEMEZ

Anne sütünün benzersiz besinsel kompozisyonu, içerdiği hormonlar, enzimler, enfeksiyona karşı koruyucu maddeler, büyüme faktörleri ile yeni doğan bir bebeğin sağlıklı büyümesi ve gelişimi için eşi olmayan ve taklit edilemeyecek bir besin maddesi olduğunu belirten Doç. Dr. Sertaç Arslanoğlu ise, "Anne sütü ile beslenme, günümüzde, yeni doğan ve süt çocukluğu döneminde enfeksiyon ve enfeksiyona bağlı hastalık ve ölümleri azaltan en etkin yöntemdir. Özel besin ve destek gereksinimi olan prematüre bebekler için gönüllü anne sütü kullanımı yaşamsal bir öneme sahiptir. Anne sütü ile beslenme, prematüre bebekleri enfeksiyonlardan korumakla kalmayıp, uzun-donem zihinsel gelişimi iyileştirmekte ve kalp-damar sağlıklarını da olumlu etkilemektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı, uluslararası otoriteler tüm yeni doğan bebekler için olduğu gibi, prematüre bebekler için de ilk seçilecek besin maddesi olarak anne sütünü, anne sütünün olmadığı ya da yetmediği durumlarda ise gönüllü süt annelerinin sütünü önermektedirler" dedi.

"En yakın zamanda bankayı kuracağız"

Türkiye'de ilk defa Anne Sütü Bankası'nın İzmir'de kuracaklarını belirten İzmir İl Sağlık Müdürü Opr. Dr. Mehmet Özkan, bankayı en kısa zamanda Çocuk Hastanesi'ne bağlı poliklinik binasının en üst katında oluşturacaklarını açıkladı. Müjdeli haber hakkında Yeni Asır'a açıklamada bulunan Dr. Özkan, "Örneğin anne doğum yapıyor. Bebek ile anne kilometrelerce uzaklıktaki iki hastanede yatıyor. Böyle bir durumda anneden alınacak süt, pastörize edilip, bankada saklanacak. Süt gerektiğinde tedavi gören bebeğe verilecek" dedi.
Çocuk Hastanesi'nde şu an pramatüre bebeklerin hazır mamayla beslendiğini vurgulayan Dr. Özkan, şunları söyledi:
"Şimdi pramatüre bebeklerimiz, annelerinin veya gönülü süt annelerin sütleri ile beslenecek. Annesi olmayan bebeklerin sütlerini gönüllü süt anneler tarafından karşılanmasını planlıyoruz. Gönülü süt anneler, fazla sütlerini banka için verecekler. Sütler kuracağımız bankadaki cihazlar tarafından pastorize edilecek. Ve uygun koşullarda saklanacak. Annesi olmayan bebeklerin süt ihtiyacı da bankamızdan karşılanacak."

"Avrupa ülkelerinde yaygın bir uygulama"

Pramatüre beslenmesinde ana menünün anne sütü olduğunu vurgulayan Dr. Behçet Uz Çocuk Sağlığı ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Prof. Dr. Nurettin Ünal, "Prematüre bebeklerimizi ağızdan biberonla özel mamalarla besliyoruz. Aslında ideali anne sütü ile beslenmesidir. Anne Sütü Bankacılığı Avrupa ülkelerinde çok yaygın. Şimdiye kadar bu durumdaki bebeklerimize ağızdan besleneceği zaman mama veriyorduk. Şimdi o bebekler annelerinin veya gönüllü süt annelerinin sütleriyle beslenecekler. Bu proje pramatüre ve yenidoğan bebekleri için planlanıyor. Anne sütü bebeklerin bağışıklık sistemlerini kuvvetlendiriyor. Sertaç Arslanoğlu'nun hastanemize gelmesi büyük bir kazanç" diye konuştu.

TÜM DÜZENİMİZ BOZULDU


Bebekler rutini sever başlıklı yazımda bahsetmiştim bebekler aynı saatlerde aynı şeylerin yapılmasından güven duyarlar. Biz de bu bilinçle 8,5 aya kadar rutinlerimizi üç aşağı beş yukarı uygulamayı başarabilmiştik. Ta ki Aksel grip olana kadar... Burun akıntısı, öksürük, burun tıkanıklığı,üzerine de diş sıkıntısı derken geceleri düz yerde yatmak istemediğinden bebek arabasında uyuttuk, kucağımızda dolaştırdık, ağlamasın diye elimizden geleni yaptık. Yani tüm kurallarımızı, rutinlerimizi alt üst ettik bir hastalıkla..Neyseki oğlum çabuk atlattı hastalığı ancak bebek arabasında uyumayı, kucakta dolaştırılmayı, kucakta pışpışlanmayı öyle sevmiş ki bunlardan bir türlü kopamadı. Ben de yeni yeni iyileşiyor diye kucağımda uyuyana kadar dolaştırmakta bir sakınca görmedim,kıyamadım daha doğrusu ta ki dün babası uyutma gafletinde bulunana kadar Aksel'i...

Aman Tanrım! Babası yatağa bırakıyor Aksel ağlıyor, babasu tekrar kucakta biraz dolaştırıyor, yatağına bırakacak tam bir hamle yapıyor, Aksel kıyameti koparıyor...  Bana kalsa annelik güdüsü kucakta sakinleşene kadar dolaştırır Aksel'i, üstüne bebek arabasına koyup ileri geri sallayarak uyuturdum, maksat çocuğum yıpranmasın, hemen uyusun. Ancak  babası bu hastalık şımarıklığından bir an önce çıkmazsak bundan sonra gecelerimiz böyle geçecek diye beni de korkuttu. Akşam 2 saat ağladıktan sonra zar zor uyuttuk, ancak  geceyarısı 2'de uyandı ki sabah 6'ya kadar. Sanki akşam beni oyuna getirip uyuttunuz, şimdi kalkın rövanşımız var der gibi sabahı sabah ettik...

Normalde sabahları 7'de bizi uyandıran Aksel Bey bu sabah 8.30'da ablası tarafından uykusu düzeni iyice bozulmasın diye güç bela uyandırıldı.Tabi öğlen uykusu ara uyku derken oğlum uykusunu aldı fazlasıyla,biz ise haftanın ilk günü zombi gibi işe gitmek durumunda kaldık.
O kadar uğraşıyoruz bebeklerimiz bir düzene girsin diye, hastalıkla tüm düzenin kuralın uçup gitmesi, herşeye yeniden başlamak çok fena değil mi? Varsa bir bilen bunun çaresini bizi de aydınlatın sevgili anneler babalar....

UYKU OYUNCAĞI


Henüz hamileyken eşimin annesi elime bir peluş kuzu tutuşturdu;bu dedi doğacak bebeğinin ilk oyuncağı olacak.  Aksel doğduktan sonra peluş kuzuyu hep yanına koyduk, üzerine Aksel'in kendi kokusu sinsin diye. Aksel 3 aylık olduğunda artık kuzusuna sarılıp yatan, onu ağzına alan, onunla oynayan, onunla iletişim kuran  bir bebek oldu. Şimdilerde biz bir yere giderken unutulmaması gerekenler içinde en önemli materyalimiz. Bezini ,biberonunu unutsak  alırız yenisini ancak kuzumuzun yerine hiçbirşeyi koyamayız. Nereye gidersek gidelim huysuzlandığında,uykuya dalmakta zorluk çektiğinde, kuzusuna sarılmak oğlumu sakinleştiriyor.

Özge'nin Notu:Aradan 18 ay geçti, Aksel ilk günkü gibi uyku oyuncağına bağlı...Onsuz uyumaz,onu kimseyle paylaşmaz.Kuzusu onun ilk arkadaşı, sahiplik duygusunu taktığı ilk özeli....
Bebeklerin uyurken sabit bir oyuncağı olması ve ona sarılması uyurken ya da yeni bir yerde uykuya daldıklarında kendilerini güvende hissetmelerini sağlıyormuş. Bu nedenle bebeklere doğumdan itibaren sabit bir oyuncak vermek (teddy bear gibi) onların gelişimi açısından çok faydalıymış sevgili anneler.Bu nedenle eşimin ailesinin ailemize kattığı bu kuzudan dolayı kendisine müteşekkürüm...